DEVAMINI OKU[Kod-Blog-Icerik]
Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu, TCK m. 245/1’de düzenlenmiştir:
“(1)Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2)Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişi üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(3)Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4)Birinci fıkrada yer alan suçun; a) Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin, b) Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlâtlığın, c) Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin, Zararına olarak işlenmesi hâlinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.
(5)(Ek: 6/12/2006 – 5560/11 md.) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerle ilgili olarak bu Kanunun malvarlığına karşı suçlara ilişkin etkin pişmanlık hükümleri uygulanır.”
Maddede üç farklı suç tipine yer verilmiştir. 1. fıkrada gerçek bir banka veya kredi kartının kötüye kullanılmasıyla hukuka aykırı yarar sağlama, 2. fıkrada banka veya kredi kartı sahteciliği, 3. fıkrada ise sahte banka veya kredi kartı kullanma suretiyle hukuka aykırı yarar sağlama fiilleri yaptırıma bağlanmıştır. Kanun koyucu hırsızlık, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma ve sahtecilik suçları ile korunmak istenilen hukuki değerleri 245. madde ile kümülatif bir biçimde korumayı amaçlamıştır.
Suçun konusunu banka veya kredi kartları oluşturmaktadır. 245. maddede bir kart tanımına rastlanmamaktadır. Ancak, 5464 sayılı Banka ve Kredi Kartları Kanunu’nun 3.maddesinde banka kartı ve kredi kartının tanımı yapılmıştır. Buna göre, banka kartı “mevduat hesabı veya özel carî hesapların kullanımı dahil bankacılık hizmetlerinden yararlanmayı sağlayan kartı”; kredi kartı ise “nakit kullanımı gerekmeksizin mal ve hizmet alımı veya nakit çekme olanağı sağlayan basılı kartı veya fizikî varlığı bulunmayan kart numarasını” ifade etmektedir. Dikkat edileceği üzere, banka kartından farklı olarak kredi kartının her durumda fiziki bir kart olması aranmamıştır.
Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılmasının ilk şekli olan ve maddenin ilk fıkrasında düzenlenen suçunun işlenme şekilleri (modus operandi) çeşitlidir. Kanun koyucu bu anlamda belli bir hareket tipi öngörmemiştir. Önemli olan bu hareketlerin sonucunda hukuka aykırı bir yararın elde edilmiş olmasıdır. Gelişen teknoloji ile birlikte suçun işlenme şekilleri sürekli değişebilmektedir. Konuyu izah etmek bakımından uygulamadan örneklerle açıklamakta yarar vardır.
Gerçek bir banka veya kredi kartının hukuka aykırı bir biçimde kullanılmasında, kartın ne şekilde ele geçirildiğinin bir önemi yoktur. Söz gelimi, kart hırsızlık suretiyle de ele geçirilmiş olabilir. Bu durumda, 245. maddenin birinci fıkrasında düzenlenen suçun yanında ayrıca hırsızlık suçu da gerçekleşmiş kabul edilmektedir. Keza, kart, hamilinin rızası ile alınmış ancak onun rızası dışında kullanılmış olabilir. Fail, aynı zamanda kartı kendisi kullanabileceği gibi bir başkasına da kullandırabilir. Kartın kullanılması değişik şekillerde olabilir. Kart sahibinin rızası dışında, kart; ATM’lerde para çekmede, işyerlerinde alışverişlerde kullanılabilir.
· Banka tarafından düzenlenen kartın henüz kullanıcına teslim edilmeden önce çalınıp kullanılması mümkündür. Çoğu zaman uygulamada kargo görevlileri tarafından, hamiline gönderilen kartın, şifresi de öğrenilmek suretiyle kullanıldığı görülmektedir. Yargıtay bu gibi durumlarda kart henüz teslim edilmediğinden kart sahibinin değil, bankanın mağdur olduğunu kabul etmektedir.
· Başkasına ait kredi kartına bağlı ek kart çıkartılarak kullanılabilir. Bu yöntemde fail, mağdurun ele geçirdiği kimlik ve kredi kartı bilgilerini kullanarak internet üzerinden bankaya başvuruda bulunmakta, mağdur adına ek kart çıkartarak, ancak banka tarafından kurye ile gönderilen kartı kendisi teslim alarak kullanmakta ve haksız yarar elde etmektedir.
· Ölen kişinin banka kartının kullanılması suretiyle hesabından para ya da maaş çekilmesi mümkündür. Failler genelde annenin veya babanın öldüğüne ilişkin bildirimde bulunmayarak (SGK, emekli sandığı vb.) yaşıyormuş gibi kartı kullanmaya devam ederler. Benzer şekilde faillerin, özellikle, ölenin terekesine dâhil nakit malvarlığının diğer mirasçılardan kaçırmak için aynı yöntemle ölenin hesabından para çekmeleri halinde de haksız yarar elde edilmesi söz konusudur.
245. maddenin birinci fıkrası bakımından, kanuni tarifte “kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın” ibaresi kullanıldığından, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası ile fiil gerçekleşmiş ise; başka bir deyişle kart sahibi kartını kullanması için vermişse bu suç oluşmaz. Bu durumda, suçun hukuka aykırılık unsuru gerçekleşmeyecektir. Başka bir deyişle, buradaki rıza fiili hukuka uygun hale getirir. Ancak faile belli bir miktar parayı ATM’den çekmesi için izin verildiğinde, fail bunun dışında, ayrıca kartı alışverişte kullanırsa, kart sahibinin rızası olmadığından fiil 1. fıkrada düzenlenen suçu oluşturacaktır.
Birinci fıkra kapsamındaki suç, failin kendisine veya başkasına bir yarar sağlaması halinde tamamlanır. Söz konusu yarar, failin tasarruf alanına girdiği anda suç tamamlanmış olur. Dolayısıyla, örneğin internet üzerinden mal siparişi verilmiş ancak henüz faile ulaşmamışsa suç tamamlanmamıştır ve teşebbüs hükümleri söz konusu olur.
Birinci fıkrada yer alan suçun; haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin veya üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlâtlığın veya aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin, zararına olarak işlenmesi hâlinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz (TCK m.245/4). Kanun koyucu birinci fıkra kapsamındaki fiiller için akrabalık ilişkilerini dikkate alarak bir cezasızlık nedeni öngörmüştür. Bu neden aynı maddede düzenlenen diğer suçlar bakımından kabul edilmemiştir.
Birinci fıkra kapsamına giren fiillerle ilgili olarak bu Kanun’un malvarlığına karşı suçlara ilişkin etkin pişmanlık hükümleri uygulanır. Buna göre, TCK m. 168 uyarınca henüz bir kamu davası açılmadan fail tarafından suç sebebiyle oluşan zarar giderilmiş ise verilecek ceza üçte ikisine kadar indirilir. Şayet, kamu davası açıldıktan sonra mağdurun zararı giderilmiş ise cezanın yarısına kadar indirim yapılır.
245. maddenin ikinci fıkrasında, başkalarına ait banka veya kredi kartıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üretilmesi, satılması, devredilmesi, satın alınması veya kabul edilmesi hareketleri ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir. Dikkat edileceği üzere, sahte olarak üretilen banka veya kredi kartının üçüncü kişilerin banka hesapları ile ilişkilendirmesi gerekir. Fail hesap numarası, hesap sahibi, kart şifresi, diğer şifreleme unsurları vs. gibi bilgileri elde edip bunu karta işler, akabinde de bunları fiziki ya da sanal bir kart biçiminde kullanıma hazır bir kart üretir.
Banka veya kredi kartı tamamen sahte bir biçimde üretilebileceği gibi; gerçek bir kart üzerinde de sahtecilik yapılabilir. Suç tipinde hareketler seçimlik olarak belirlenmiştir. Buna göre, ikinci fıkrada sayılan hareketlerin biri ya da bir kaçının veya tamamının gerçekleştirilmesi halinde tek suç oluşur. Ancak, sahte bir banka veya kredi kartı üreten ve bu kartı satan ile satın alan kişiler farklı ise her biri açısından ayrı ayrı 245. maddenin ikinci fıkrası uyarınca sahtecilik suçu oluşur ve ayrı ayrı cezalandırma yoluna gidilir. Sahte kartın bir bedel ödemeksizin alınması yani kabul edilmesi halinde de üreten, devreden, devralan açısından suç oluşur. Satma, sahte bir biçimde üretilmiş kartın üçüncü bir kişiye bedeli karşılığında verilmesi; devretme, bedel alınsın veya alınmasın elde bulundurulan sahte kartın üçüncü bir kişiye verilmesi; kabul etme ise sahte kartın bir bedel olmaksızın alınmasıdır.
Sahte kart üretilmesi yalnızca fiziki kartları ifade etmemektedir. Gerçek bir banka hesabıyla ilişkilendirilmek suretiyle, sanal ortamda aslında o hesaba gerçekte bağlı olmayan bir kartın oluşturulması mümkündür. Bu kartın satılması, devredilmesi, satın alınması veya kabul edilmesi de bu anlamda 245. maddenin ikinci fıkrası kapsamındaki suçu oluşturur.
Bu suç tipinin en sık işlenme şekillerinden birisi, özellikle lokanta, kafe ve benzin istasyonu gibi yerlerde gerçekleşmektedir. Ödeme esnasında kartta bulunan şifre bandının bir aygıt yardımı ile okunmasıyla bir kopyası çıkartılmakta, sahte kart üretiminde kullanılmaktadır. Üretilen sahte kart ile harcama yapılmaktadır. Kart üzerinde başka bir kişinin adı ve soyadı yazılarak güven oluşturulmakta ancak kart kopyalanmış olduğundan gerçek kart sahibinin hesabı üzerinden işlem gerçekleşmektedir.
Bir cihazın, bilgisayar programının, şifrenin veya sair güvenlik kodunun; münhasıran banka veya kredi kartı sahteciliğinde araç olarak kullanılmak üzere yapılması veya oluşturulması durumunda, bunları imal eden, ithal eden, sevk eden, nakleden, depolayan, kabul eden, satan, satışa arz eden, satın alan, başkalarına veren veya bulunduran kişi ayrıca cezalandırılır. TCK m. 245/A uyarınca fail bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
TCK m. 245/3’te sahte banka veya kredi kartı kullanma suretiyle hukuka aykırı yarar sağlama suçu düzenlenmiştir. Bu suçun konu unsurunun oluşması için öncelikle ikinci fıkra kapsamında sahte bir banka veya kredi kartının bulunması gerekir. Ayrıca, bu kartın kullanılması suretiyle bir yarar sağlanmış olmalıdır.
İkinci fıkrada düzenlenen suçun oluşması için başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte bir banka veya kredi kartı üretilmesi veya böyle bir kartın satılması, devredilmesi, satın alınması veya kabul edilmesi gerekli ve yeterlidir. Söz konusu suçun gerçekleşmesi için ayrıca kartın kullanılması veya herhangi bir sonucun gerçekleşmesi aranmamaktadır. Kanun koyucu, esasen bir tehlike suçu oluşturmuştur. Bu kartların üretimi ve diğer hareketlerin yapılması ile bir neticenin gerçekleşmesi, başka bir deyişle bir zararın meydana gelmesi aranmamaktadır. TCK m. 245/3’te öngörülen suç ise, sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan kart kullanılmak suretiyle yarar elde edildiği anda tamamlanır.
İkinci fıkrada belirtilen hareketlerle oluşturulan bir sahte kart kullanılarak haksız yarar sağlanması halinde fiil bu fıkraya göre de cezalandırılmaktadır. Üçüncü fıkrada düzenlenen suç ile ikinci fıkrada düzenlenen suç ayrı ve bağımsız olduklarından, sahte kart ile haksız yarar sağlayan kişinin ikinci fıkrada belirtilen hareketleri gerçekleştirmesi gerekmez. Şayet fail, hem ikinci fıkra uyarınca bir harekette bulunur akabinde kartı kullanarak haksız yarar sağlar ise, gerçek içtima kuralları gereğince maddenin ikinci ve fıkraları uyarınca ayrı ayrı cezalandırılır.
TCK m. 245/3’ün kanuni tarifinde “fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde” denildiğinden, hüküm hukuki niteliği itibarıyla bir tali normdur. Bundan anlaşılan, fiil eğer daha ağır bir biçimde cezalandırmayı gerektiren bir suçu oluşturur ise bu fıkra uyarınca değil, daha ağır olan suçun yaptırımı uygulanacaktır. Örneğin, bilişim sistemleri vasıtasıyla dolandırıcılık suçu işlenmiş ise, TCK m. 158/1-fuyarınca cezalandırma yapılacaktır. Ancak şu hususu belirtmekte yarar vardır; banka veya kredi kartının veya bilgilerinin dolandırmak (aldatmak) suretiyle alınmadığı durumlarda dolandırıcılık suçu oluşmaz. Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için bir gerçek kişinin kandırılması gerekir.
AVUKAT ASİLE BETÜL YAYLA
İLETİŞİM: 05323806144
Asile Betül Yayla Hukuk Bürosu © Copyright 2019 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu web sitesine link yaratmak yasaktır. Web sitemizde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir
DEVAMINI OKU[Kod-Blog-Icerik]