DEVAMINI OKU[Kod-Blog-Icerik]
Eşler evlilik birliği devam ettiği sürece birbirlerinin mal varlığına katkıda bulunurlar. Yapmış oldukları katkıyı mal rejiminin sona ermesinden sonra birbirlerinden talep edebilirler. Talep edilen bu alacağın adı Değer Artış Payı alacağıdır.
Değer Artış Payı Alacağı kanunda şu şekilde düzenlenmiştir:
Madde 227: “Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa,tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır.
Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler.
Eşler, yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler.”
Değer Artış Payından söz edebilmek için eşin belirli bir mal edinmesi veya mevcut malın iyileştirilmesine katkıda bulunulması veya malın korunmasına yönelik katkıların bulunması gerekir.
Katkı payı alacağı ilgili Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2005/10590 Esas 2005/ 17296Kararı’ nda temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA karar verilmiştir.
“ Davacı, davalı ile birlikte çalışıp elde ettikleri gelirle yaptırdıkları binadaki katkı payının tahsili için bu davayı açmıştır. Dosya kapsamı ve tarafların beyanından dava konusu taşınmazın taraflar evli iken alındığı ve üzerine bina yapıldığı hususu tartışmasızdır. Yine dosyadaki delillerden gerek davacının, gerek davalının yurt dışında çalıştıkları davacı kadınında geliri olduğu, dosyaya ibraz edilen maaş bordrolarından da taraf gelirlerinin birbirine yakın bulunduğu anlaşılmaktadır. Dosya içerisinde bulunan bilirkişi raporlarında da davacının dava konusu taşınmaza katkı payının %44,08 olduğu belirtilmiştir.
Katkı payı hesaplanırken tarafların gelirlerinin birbirine yakın olduğu ve kredi borcunun da birlikte ödendiğinin kabul edildiğine göre, davalı koca tarafların evlilik birliği sırasında yürürlükte bulunan Medeni Kanun hükümleri gereği ailenin reisi olması nedeniyle, aileyi geçindirme yükümlülüğü de bulunduğu göz önüne alınarak bu takdirin yapılması, davalının daha fazla geliri olduğu ispat edilemediğine göre, davacının katkı payının daha fazla olduğunun kabulü gerekir. Buna rağmen mahkemece davacının katkı payının daha düşük oranda, davalının katkı payının daha yüksek oranda kabul edilmesi doğru değildir. Davacının itiraz etmediği ve kabul ettiği bilirkişi raporundaki orana göre karar verilmesi gerekirken mahkemece yukarıda açıklanan hususlar nazara alınmadan aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2005/10590 Esas 2005/ 17296Kararı)
Asile Betül Yayla Hukuk Bürosu © Copyright 2019 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu web sitesine link yaratmak yasaktır. Web sitemizde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir
DEVAMINI OKU[Kod-Blog-Icerik]