DEVAMINI OKU[Kod-Blog-Icerik]
2020 yılı itibariyle pandeminin de baş göstermesiyle Sağlık Çalışanları zor bir süreç yaşamaya başladı. Yoğun tempoda, pandemi koşullarıyla çalışma sürelerinin de uzadığı zor zamanlar geçirdiler.
Bu süreçte ve elbetteki daha önceki yıllarda hekim, hastane yönetimi hakkında birçok dava da açıldı. Koter yanığı da bu dava konularından biri. Koter yanığı sonrası ceza davası ve maddi– manevi tazminat davası açılıyor. Peki nedir bu koter yanığı? Yanıktan kim sorumludur? Her dava kendine özgüdür, bazen benzeri bile olmayabilir. Davanın oluş şekli, eldeki deliller, bilirkişi raporları, ilgili dairenin adli tıp raporu kısaca dosyadaki verilere göre dava şekillenecektir. Birçok farklı sebepten elektrokoter yanığı oluşabilir.
Elektrokoter; ameliyatlarda kullanılan bir nevi elektrikli neşterdir, dokuyu yakarak kesen ve birleştiren bir cihazdır. Cerrahi operasyonlarda kullanılan ve birçok ameliyat esnasında tercih edilen bir cihazdır. Monopolar ve bipolar olmak üzere iki çeşittir. “Monopolar uç sadece tek yönlü kesim işlemi gerçekleştirir. Bipolar ise bıçağın ikiyüzüyle keserken aynı zamanda kesilen dokunun içindeki kılcal damarları yakarak birleştirir ve kanama olmaz.” Monopolar elektrokoter uygulamasındaki aksaklıklar hastada Diaterni Yanığı’ nın oluşmasına neden olur. Koter uygulamasındaki en büyük tehlike koter yanığıdır. Giderek artan sayıda hasta koter yanığı sebebiyle yasal yollara başvurmaya başlamıştır. Elbette hizmetten faydalanan kişiler uğradıkları zararı tazmin için yasal yollara başvuracaklardır. Diatermi yanığı sadece klinik bir sorun değil aynı zamanda hukuksal boyutu da olan bir problemdir. Koter yanığı hem cezai sorumluluk doğuran hem de hukuki açıdan zararın boyutuna göre tazminata hükmedilmesine sebep olan bir durumdur.
Öncelikle hastadaki yanığın koter cihazı kullanımının sonucu olup olmadığının tespit edilmesi gerekir. Hastadaki yanığın koterden kaynaklandığı açıkça belirtildikten sonra dosya içeriği mevcut delillerle birlikte değerlendirilecektir. Koter cihazının rutin kontrollerinin yapılması gerekir. Rutin kontrol ve bakım gerekli şekilde yapılmalıdır. Normal şartlarda rutin kontrolleri yapılan bir cihazın kullanımı sonrası böyle bir yanığın oluşması beklenilmese de rutin kontrole rağmen bu tür teknik cihazların müdahale sırasında da arızalanabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Dolayısıyla ameliyata giren hekime, sağlık çalışanlarına kusur atfetmeden önce adli tahkikat ile bu hususun aydınlatılması gerekir. Koter plağında elektrik kaçağı olabilir. Plak yanığı plaktaki teknik sorundan kaynaklanır. Bu kapsamda eğer dava dosyasında böyle bir iddia varsa ameliyat esnasında teknik sorun oluşup oluşmadığı araştırılmalıdır.
Konu ile ilgili Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi Üçüncü İdari Dava Dairesi 2019/767E, 2020/1818K numaralı Emsal Kararında “…ameliyat sonrasında davacının sol bacağında oluşan yanık izinin ameliyat esnasında kullanılan koter cihazından kaynaklandığı, davalı idare tarafından ameliyat öncesinde kullanılacak cihazların rutin bakım ve kontrollerinin yapıldığına dair herhangi bir bilgi ve belgenin sunulmadığı, başka bir anlatımla, yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri uyarınca sağlık hizmeti sunan davalı idarenin operasyon esnasında kullanılan cihazların rutin olarak test, kontrol ve kalibrasyon işlemlerini yaptırmadığı anlaşılmakla, davalı idarece sunulan sağlık hizmetinin kötü işlediği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, hukuk devleti ilkesi uyarınca, idarelerin kamu hizmetinin gereği gibi işleyebilmesini sağlayacak organizasyonları yaparak, yeterli araç ve gereçle donatılmış bina ve tesislerde, kullanılan araç ve gereçlerin kontrolleri de sağlanarak hizmetin özelliğine uygun olarak seçilen ve yetişmiş personelle hizmeti yürütmek yükümlülüğünün bulunduğu hususu tartışmasız olduğundan, ameliyat sonrasında davacının bacağında yaraların oluşması davalı idarece hizmetin sunumu sırasında kullanılan cihazların bakım ve kontrolünün yapılmamasından kaynaklandığı, bu nedenle hizmet kusurunun bulunduğu görülmüş olup, idarece sunulan hizmetin kötü işlemesi nedeniyle meydana gelen zarardan sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır. “ denilmektedir. İdare zarardan sorumlu tutulmuştur.
Koter plağının doğru yerleştirilmemesinden dolayı da yanık oluşmaktadır. Ancak bu durumda da dava dosyasına kullanılan koter cihazı ile ilgili teknik bilirkişi raporu istenmesi gerekir. Zira kendinden yapışabilir üzeri jel kaplı elektrotlar kullanılsa hasta ile iyi temas etmemesi durumunda koter cihazı elektrik akımını keser, sesli uyarı verir ve hastada yanık oluşmayabilir. Koter cihazı ile hasta arasında yeterli temas yoksa sistem otomatik elektrik akımını keser ve hastada yanık oluşmaz zira alet çalışmaz. Koter plağı doğru yerleştirilmezse cihazın uyarı vermesi gerekir.
Koter yanığından kaynaklanan davalarda; koter plağını yerleştiren sağlık personelinin, kontrolü sağlamakla görevli ameliyat sirküler hemşiresinin ve ameliyatın sorumlusu hekiminin uygulamalarının tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olup olmadığı ile ilgilide Adli Tıp Kurumu’ ndan değerlendirme talep edilir. Yanığın sebebinin hastanelerin organizasyon sorumluluğu mu, ameliyathane ekibinin sorumluluğu mu, ameliyatı yapan hekimin mi sorumluluğu veya plakayı yerleştiren sağlık personelinin kusurundan mı kaynaklı olduğunun doğru tespit edilmesi gerekir. Uyuşmazlığın çözümü hukuki bilgi ile birlikte teknik bilgiyi de gerektirdiğinden dosyadaki tüm bilgi ve belgeler için bilirkişi incelemesi de talep edilir.
Yanığın sorumlusu tespit edildikten sonra maddi ve manevi tazminat talep edilecektir. Koter yanığı sonrası kişinin manevi değerlerinde meydana gelen eksilme ile duyulan acı, üzüntü ve sarsıntının bir miktar parayla kısmen de olsa hafifletilmesini sağlamak amacına yönelik ve bir manevi tatmin aracı olan manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Yargıtay Kararlarına göre; Hakim manevi tazminat miktarını belirlerken Medeni Kanun'un4.maddesi gereğince hak ve nesafet ilkeleriyle bağlı kalmalı, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, kusurlu eylemin mağdurda uyandırdığı elem ve ızdırabın derecesini, istek sahibinin toplumdaki yerini, kişiliğini, hassasiyet derecesini gözetmelidir. Takdir edilecek manevi tazminat, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalı, ne var ki mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanması amaç edinilmediğinden zenginleşme aracı da olmamalıdır. Manevi Tazminat manevi tatmin aracı olmasından dolayı zenginleşmeye yol açmayacak miktarda olmalıdır.
AVUKAT ASİLE BETÜL YAYLA
İLETİŞİM: 05323806144
Asile Betül Yayla Hukuk Bürosu © Copyright 2019 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu web sitesine link yaratmak yasaktır. Web sitemizde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir
DEVAMINI OKU[Kod-Blog-Icerik]